Platon'un hayatıyla ilgili hemen hemen hiç kaynak bulunmamaktadır ve hakkındaki pek çok rivayet milattan sonra 3. yüzyılda yani Platon öldükten 5 yüzyıl sonra pek çok filozofun biyografisini yazan Diogenes Laertios'a dayanmaktadır. 

Diogenes Laertios, Platon'un asıl isminin dedesinin adı olan Aristokles olduğunu, Platon'un iyi bir güreşçi olduğunu, "geniş" anlamına gelen Platon isminin güreş hocasının taktığını, göğsü, omuzları, çenesi ya da alnı geniş olduğunu için taktığı bir lakap olduğunu aktarmaktadır.

Milattan sonra birinci yüzyılda yaşamış olan Seneca ise Platon'un göğsünün geniş olduğu için ona bu lakabın verildiğini söylemektedir. Platon ismi o dönemde oldukça yaygın bir isimdir. Platon eğer lakapsa bile filozof bütün eserlerini bu adla yazmıştır. 

Yakın zamanda 'en itibarlı' anlamına gelen Aristokles isminin sonradan biyografi yazarlarının uydurması olduğu ve Platon isminin asıl adı olduğu da iddia edilmiştir.

Diogenes Laertios Platon'un doğum tarihini kendi tahminlerine göre 428 yıllarına yerleştirmiştir ancak günümüzde Platon'un Yedinci Mektup'undan yola çıkarak 424 'te doğmuş olması gerektiği düşünülmektedir (bu tarihlerde 1 yıllık sapma olabilir) 

Atina kentinin köklü ve asil bir ailesinden gelen Platon'un gençliğinde varlıklı gençler arasında popüler bir faaliyet olan güreşe ek olarak yine çok popüler ve önemli bir faaliyet olan  tiyatro oyunları yazdığı söylenir. 

Politikaya atılmayan Platon muhtemelen bütün hayatını ailesinden kalan mal varlığını felsefe yapmaya harcayarak geçirmiştir. 

Atina'nın düşünce dünyasındaki en etkili figürlerden biri olan Sokrates'in öğrencisiyken Sokrates Atina devleti tarafından suçlu bulunmuş ve Platon tahminen 25 yaşlarındayken Sokrates ölmüştür. Platon'un yazdığı Sokrates'in Savunması Sokrates'in ağzından ölümüne karar verildiği davada yaptığı savunmayı anlatmaktadır, fakat Sokrates bu konuşmasında ne kendini savunur, ne de özür diler, sadece kendine yöneltilen suçlamalarla ilgili kendi düşüncelerini söyler.

Babası Ariston, annesi Perictione olan Platon'un Devlet kitabında tartışmanın ana karakterleri olarak yer verdiği Adeimantus ve Glaukon adında iki erkek kardeşi ve Potone adında bir kız kardeşi vardır. 

Kız kardeşinin oğlu Speusippos Platon öldükten sonra Akademi'nin başına geçmiştir. 

Platon'un Kharmides, Şölen ve Protagoras diyaloglarında konuşan Platon'un annesi Perictione'nin kardeşi Kharmides, dedesi Kritias Kharmides ve Protagoras'ta konuşan Kritias'ı Platon Callaeschrus'un oğlu, yani annesinin dedesi olarak tanıtır, fakat Timaios ve Kritias diyaloglarında tanıtmadığı ve yaşlı tasvir ettiği için başka bir Kritias'dan bahsettiği düşünülebilir. 

Otuz Tiran döneminde Atina politikasında önemli yer alan figürlerdir. Aynı zamanda Sokrates'le yakın olan Kritias bu dönemde lider rolü üstlenmiş ve Atina halkından oldukça tepki toplamıştır, dolayısıyla Sokrates'in idama mahkûm edilmesi tarihçiler tarafından Sokrates'in etrafındaki önemli politik figürlere verilen bir tepki olarak da değerlendirilmiştir.

Platon'un hayatı hem Atina için hem de bütün Antik Yunan Medeniyeti için oldukça büyük değişimlerin yaşandığı bir döneme denk gelmiştir. Antik Yunan Medeniyeti milattan önce beşinci yüzyılda Ege Denizi'nin iki tarafına, Marmara ve Karadeniz kıyılarına, Sicilya ve Güney İtalya'ya yayılmış, Doğu Akdeniz kıyılarında da oldukça etkili olmaya başlamıştır.

Atina ve Sparta bu süreçte ekonomik ve politik güç olarak yükselmişler ve kısa bir süre sonra birbirleriyle MÖ 431-404 yılları arasında süren Peloponez Savaşı'na girmişlerdir. Atina bugün doğrudan demokrasi diyebileceğimiz bir yönteme yakın yönetime katılmada toplumsal eşitlik ve yasaya bağlı adaletin vurgulandığı bir sistemle kendini yönetirken, Sparta asiller ve köleler arasında katı bir sınıfsal ayrıma dayalı bir oligarşiye sahipti.

Savaşın başında oldukça etkili emperyalist bir güç olan Atina kenti savaşta Sparta'ya yenilmiş, Sparta zoruyla Atina yönetimine Otuz Tiran getirilmiş, bu dönemde uygulanan idamlar ve baskılar sekiz ay sonra isyanla devrilmelerine ve bu sefer yeni yönetim tarafından Otuz Tiran'ın ve yandaşlarının idam edilmesine yol açmıştır.

Tarihçiler Sokrates'in de bu dönemde Pelopones Savaşında Atina için büyük kayıplara neden olan Alkibiades ve Otuz Tiran'da etkili olan Kritias gibi nefret duyulan figürlerle ilişkileri nedeniyle öldürüldüğünü düşünmektedir.

Dönemin varlıklı ailelerinin çocukları gibi Platon da gramer, müzik ve spor eğitimi alarak büyümüş olmalıdır; ancak o dönemin gramer ve müzik eğitimi günümüzün müzik, şiir, dil bilgisi, edebiyat, tarih gibi konularını, spor da beden eğitiminin yanı sıra savaş talimlerini de kapsamaktaydı.

Spor yarışmalarından oluşan Olimpiyat oyunlarının yanı sıra şiir ve tiyatro performansı yarışmalarından oluşan festivaller Antik Yunan medeniyetinin kültürel yaşamının önemli parçalarıydı ve Platon'un yaşadığı dönemde Atina bilim, sanat ve kültürde başı çekiyordu.

Ayrıca Platon'un hayatı boyunca iki önemli seyahat yaptığı düşünülmektedir. Birinci gezisinde Sicilya ve Güney İtalya'daki Yunan şehirlerinde orada etkili olan Pisagor ve Parmenides felsefesinden etkilendiği, ikinci gezisini yaptığı düşünülen İskenderiye veya Antik Mısır gezilerinde de Babil ve Mısır'da gelişmiş olan kozmoloji, astroloji ve Museviliğin tanrı ve yaradılış anlayışlarından etkilendiği varsayılmakla birlikte Platon'un bu ikinci gezisinde ne gördüğüyle ilgili net veriler bulunmamaktadır.

Kırk yaşında gezilerini tamamlayıp Atina'ya döndüğü söylenen Platon'un eserlerinin tahmini kronolojisine dayanılarak çıkarılan düşüncesindeki gelişmelerin seyahatlerinde gördükleri ve öğrendikleriyle ilgili olduğu düşünülmektedir.

Bunun yanı sıra Atina'nın politik dünyasına dahil olmasa da Diogenes Laertios'a göre Sicilya'nın önemli bir Yunan kenti olan Siraküza'nın yöneticisi olan Dionysius'un yanına gitmiş, Dionysius'un kayın biraderi Dion, Platon'un öğrencisi olmuş; ancak tiran Dionysius Platon'a karşı çıkınca Platon köle olarak satılmış ve onu tanıyan Anniceris tarafından özgürleştirilip Atina'ya geri gönderilmiştir.

Platon'un Yedinci Mektubu'na göre Dionysius öldükten sonra başa geçen Dion, Platon'u varisi 2. Dionysius'u eğitmesi ve Platon'un öğretilerine uygun bir filozof kral yapması için tekrar çağırmış; ancak 2. Dionysius Dion'dan şüphe ederek onu sürgüne yollayıp Platon'u zorla alıkoymuş en sonunda Platon Siraküza'yı terk etmiştir. Dolayısıyla Platon kendi zamanının aktif politikasından kopuk olmayan, hatta politikayla olan bağları sebebiyle hayatı tehlikeye girmiştir. 

Filozofun kendi yaşadığı zamanın Akdeniz ve Orta Doğu kültürlerini yakından bilen birisi olduğu görülmektedir. Bu açıdan Platon sadece ürettiği düşüncelerin yelpazesi ve derinliği açısından değil, aynı zamanda en azından politik felsefesini kısmî olarak da olsa uygulamaya koyma imkânı bulması açısından da ender görülen filozoflardan biridir.

Tahminen gezilerini tamamladıktan sonra Akademi'deki okulu kuran Platon, bu dışa kapalı okulda dönemin Atina'sındaki pek çok önemli insanla felsefi ve bilimsel tartışmalar sürdürmüş ve özgün düşüncelerini içeren pek çok diyaloğunu bu sırada yazmıştır. Platon altmışlı yaşlarındayken 17 yaşındaki Aristoteles Platon'un okuluna gelmiş ve yirmi yıl burada bulunmuştur. Bir yandan Aristoteles'in Platon'unkinden oldukça farklı bir felsefesi olması, yazılarında Platon'u pek çok nokta daha eleştirmesi, Platon'un düşüncesinin çoğu noktasında problemler görmesi, öbür yandan Platon'un son döneminde yazdığı düşünülen eserlerindeki bazı iddiaların önceki metinlerinden uzaklaşması veya farklılaşması Aristoteles'in Platon'un metinlerine yönelik eleştirel tutumunu belirlemiştir. 

Platon ve Aristoteles arasında, aralarındaki yaş farkına rağmen üretken bir diyalog olduğunu düşündürebilir. Platon seksenli yaşlarının başında ölmüş, yerine Akademi'nin başına yeğeni geçtiğinde Aristoteles Akademi'den ayrılmış, daha sonra o da Atina'nın Lyseum (bu isim de günümüzdeki 'lise' sözcüğünün kaynağıdır) bölgesinde kendi okulunu kurmuştur.


Önceki başlık
⬅ Platon kimdir?


Sıradaki başlık
➡ Platon'un Eserleri

comments loading
Bilişim PARK © 2025