Sokrates'in felsefi yaşamının başlangıç noktası olarak kabul edebileceğimiz olay Sokrates'in Delphoi Tapınağı ziyaretidir
Sokrates felsefesinin ana temalarını ele alan başlıca kaynak Sokrates'in Savunması adlı diyalogdur ve bu diyalog Sokrates hakkında açılan dava sonrasında Platon tarafından kaleme alınmış bir felsefi başkaldırı olarak tanımlanabilir.
Sokrates'in Savunması, Sokrates'in felsefi yaklaşımı ile sürdürdüğü hayatını sergiler. Sokrates yaşam tarzını ve yaşam tarzı nedeniyle sahip olduğu güçlü düşmanlıkları sergilemek amacıyla dostu Khairephon’un Delphoi Tapınağı kâhini Pythies’e kendisi ile ilgili ziyaretini aktarmayı gerek görür.
Khairephon, kâhine Sokrates’ten daha bilge birisinin bulunup bulunmadığını sorduğunda kâhin, ondan daha bilge birisinin bulunmadığını söyler. Bu bilgiyi alan Sokrates önce şüpheye düşer, çünkü hiçbir şey bilmediğinin farkındadır. Ama tanrı yalan söylemeyeceği için kâhinin sözlerinin doğruluğundan şüphe etmemek durumundadır. Böylece söz konusu kehanetin, çözülmesi gereken bir bilmece olduğunu düşünerek araştırmaya koyulur.
Önce adı bilgeye çıkan politikacıya, sonra ozanlara, daha sonra da sahip oldukları Sophia ile ünlü olan ustaların ve zanaatkârların yanına gider. Onlara sorduğu sorularla, onların bilge olmadıklarını kavrar ve bunların cehalet pençesinde kıvrandıklarını fark eder. Bu kişiler, hem bilmedikleri şeyleri bildiklerini sanmaktadırlar hem de neleri bilmediklerinin farkında değillerdir. Cehaletten daha büyük bir kötülüün olmadığı fikrine sahip olan Sokrates bu kişilerden farklı olarak, bilmediğini bilir ve bu nedenledir ki Sokrates o kişilerden daha bilge bir konumdadır. Yani Sokrates kendi cehaletinin farkında olmak gibi insani bilgeliğe sahiptir. Sonuç olarak Sokrates kendini bilmekte ve kendini tanımaktadır.
Sokrates, kâhinin söylediği sözlerin gerçek anlamını bulmak için uyguladığı sorgulama sonunda Pythies'in ne demek istediğini anlamıştır. Onların arasında en bilge olduğu doğru bir yargıdır. Çünkü kendisi hiçbir şey bilmediğinin farkındadır. Sokrates böylece bilmediğini bildiğini sanan insanlarla, gerçek bilginin tek sahibi olan tanrılar arasında aracı durumuna geldiğini düşünmeye başlamıştır. Bu konum aslında Platon'un Lysis ve Şölen adlı eserlerinde belirttiği gibi, filozofun konumudur; zaten filozof kelimesi de Yunanca philei ve sophia kelimelerinin yan yana gelmesi ile oluşturmuştur. Bu kelime ilk olarak bilgi ve bilgelik dostu sonra ise bilgiye can veren, onu sorgulayan anlamına gelmektedir. Bunun ön koşulu da bilgisizliğin bilincinde olmaktır.
Sokrates'in kendini tanı ilkesinin başlıca sebebi; her kişinin yaratılıştan iyi olduğu görüşünden gelir.
Sokrates'in ahlakçı akılcılığı buna denk gelmektedir.